Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın evenlerine röportaj verdi.
Hedeflerimiz büyük, her şeyi yapacağız
İmza törenindeki o inanılmaz ortamda şunu gördüm, camiamızın kendi içinden birini görmeye ihtiyacı varmış.
Hedefim çok büyük. Çok önemli başarılar yakalamak istiyorum. Çok ciddi ve disiplinli bir şekilde işime konsantreyim. Tek amacım, burada kalıcı olmak. Camiamıza ve taraftarımıza layık olmak. Başka hiç düşüncemiz yok.
Yedi senedir teknik direktörlük yapıyorum. Anadoluda, çok zor kulüplerde çalıştım. Çok ciddi bir emek verdim ve bunun sayesinde kendi camiama geldim. Hala 20 sene önce, 25 sene önce yaptığım şeyler anlatılıyor. Bundan çok rahatsızım.
İçinden geçtiğimiz korona virüsü salgını günlerinde neyi yapamadığınıza hayıflanıyorsunuz?
İşimizi yapamadığımıza... En büyük problem o. Alıştığımız antrenman ve maç temposunun dışında kalmak, çok rutin bir hayat yaşamak, doğal olarak insanı moral açısından düşürüyor. Ancak şu anda dünyada çok ciddi bir salgın var, yapacak bir şey yok. Mecburen bu rutin uygulamanın içinde kalıyoruz ama Neyi özlüyorsun derseniz tabii ki işimizi özlüyoruz. Özleyeceğimiz başka bir şey yok.
Sıcağı sıcağına yapılan röportajlarda duygularınız anlattınız ama dergimiz için imza gününü tarif edebilir misiniz? Neler hissetiniz?
İmza gününde çok enteresan bir ortam oluştu. Onu söylemeliyim. Kendi camiamıza geldik; yetiştiğimiz camiaya. Bu çok önemli benim için... Ama o imza töreninde, geldiğimiz yerin ne kadar büyük bir yer olduğunu anladık. Sorumluluğumuzun ne kadar çok olduğunu, çok büyük kitleye hitap ettiğimizi, üzerimizde çok ciddi bir ağırlık olduğunu hissettim ben o törende. Sonuçta bir anda hiç beklenmedik bir ortam oluştu. Açık söyleyeyim, öyle bir ortam beklemiyordum. Ben de şaşırdım. O inanılmaz ortamda şunu gördüm, camiamızın kendi içinden birini görmeye ihtiyacı varmış. En doğrusu bu herhalde.
İlk maçı deplasmanda oynadık Gelir gelmez herkesin gözünün üzerinde zor sınavlara çıktınız. Trabzon ve Galatasaray maçları... Neler söylemek istersiniz?
Geldiğimizden üç gün sonra maça çıktık. O curcuna içinde ilk maçı çok anlayamadık. Takımla ilk kez bir araya geldik, bir iki antrenman yaptık ve çabucak maça çıktık. Ama ilk çıktığımız maçta bile oyuncularımızın sarf ettiği ciddi bir çaba vardı. Oyunsal anlamda değişikliği hemen gerçekleştiremeyebiliriz ama gelişimizin, oyuncularla olan diyaloğumuzun katkısı iyi olmuş herhalde.
Takımımız, Rize maçında çok iyi istatistikler yakaladı. Tamamen rakip sahadaydık. Hep rakibin yarı sahasında, karşı kaledeydik. Top hep bizde kaldı. 90 dakikanın tamamında oyunu biz yönlendirdik. Aslında çok fazla gol pozisyonuna girmedik belki ama o gün için en önemli şey kazanmaktı. Oyuncularımızın bir geri dönüş yapmasıydı. Çünkü ondan önceki süreçte oynanan maçlarda maalesef sonuçlar çok kötüydü. O maç, oyuncularımızın güveninin geri gelmesi açısından çok önemli bir etken oldu bizim için. Zaten ondan sonra müsabakalarda kısım kısım çok iyi oyunlar oynadık. Uzun süreler iyi oynadığımız bölümler oldu. Mesela Trabzonspor maçında çok iyi oynadık. Başakşehir maçında topa bütünüyle hâkimdik. Taraftarımız ve camiamız, rakip sahada oynayan, rakibi sıkıntıya sokan, oyunu koordine eden, mücadele eden, kazanmak için her şeyini ortaya koyan bir oyuncu grubu görmek istiyor. Biz de oyunu bu yönde oynatmaya çalışıyoruz.
Yardımcı hocalarımızla nasıl bir iş bölümünüz var?
Dokuz kişilik bir ekibiz. Zaten yedi arkadaşımla yıllardır birlikte çalışıyorum. Ekibimizdeki çalışma düzeni çok net bir şekilde belli. Herkes yapacağı işi çok iyi biliyor, çok disiplinli ve düzgün çalışıyor. O yüzden ekibi koordine etmek,bizim için zor değil, ekibin zaten bir çalışma sistemi var. Bu sistem her yerde, aynı şekilde yürüyor. Orada bir sorun yaşama ihtimalim yok.
Oyunculardan kimler kişilik özellikleriyle sizi şaşırttı? Sürprizler oldu mu?
Zaten oyuncuların performanslarını herkes üç aşağı beş yukarı biliyor. Fakat biz geldikten sonra en büyük değişiklik gösteren oyuncularımız (Mohamed) Elneny ve (Tyler) Boyt oldu. Bizden önce Boytu çok kullanmıyorlardı. Biz kullanmaya başladık. Elneny, tamamen savunma aksiyonlarıyla oynayan bir oyuncuydu; ön libero, 6 numara pozisyonda. Biz onu daha çok ofansif oyuna yönlendirdik. Hücuma da daha fazla katkı vermesini sağlamaya çalıştık. Zaten Elnenyde bu yetenekler var. O da bu değişkenliği çok çabuk gösterdi.
Basında yer yer teknik direktörlüğünüz konuşulurken futbolculuk dönemizden ve geçmiş başarılarınızdan söz ediliyor...
Futbolculuk dönemimle teknik direktörlük dönemimin hiçbir alakası yok. Bu çok önemli. Ben yedi senedir teknik direktörlük yapıyorum. Anadoluda, çok zor kulüplerde çalıştım. Çok zor pozisyonda takımları alıp çalıştırdım. Bunun neticesinde Beşiktaşa geldim. Orada ciddi bir emek verdim ve bunun sayesinde kendi camiama geldim. Ben teknik direktörüm, futbolcu değilim. Şu anda çok farklı bir iş yapıyorum. Çok ciddi bir iş yapıyorum. Hala benim futbolcuyken yaşadığım şeylerin gündeme gelmesi, çok sağlıksız. Kısacası, futbolculuk dönemimde yaşadığım şeylerin gündeme gelmesinden ve hala bunlarla ilgili yargılama yaşamaktan çok rahatsızım.
Sahanın arkasında bizim görmediğimiz birçok şey yaparak geldiniz...
Aynen öyle. Ama 20 sene önce, 25 sene önce yaptığım şeyler anlatılıyor. Ne alakası var. Şu anda çok farklı bir boyuttayım. Hedefim çok büyük. Çok önemli başarılar yakalamak istiyorum. Çok ciddi ve disiplinli bir şekilde işime konsantre olmuş durumdayım. Sadece işimi yapmaya çalışıyorum. Beşiktaşta başarılı olmaktan başka hiçbir düşüncem yok. Tek amacım, burada kalıcı olmak ve ciddi başarılar yaşamak. Camiamıza ve taraftarımıza layık olmak. Başka hiçbir düşüncemiz yok.