Berat gecesi; Kur'an-ı Kerim'in Levh-i Mahfûz'dan Dünya semasına toptan indirildiği gecedir. Buna "inzâl" denir. Kadir Gecesi'nde ise Peygamber'e ilk kez ve parça parça indirilmeye başlanmıştır. Buna da "tenzîl" denir.
Bu gecede Allâh'ın affı ve bağışlamasının çok olacağı müjdelendiğinden, bu geceye “Berat Gecesi” denilmiştir. Berat gecesi hicri aylardan şaban ayının onbeşinci gecesidir. Berat Gecesi İslam alemi için en hayırlı gecelerden biridir. Zira bu gece "amel defteri" yazılır.
Rahmet, icabet, gufran ve takdir olarak isimlendirilen Berat gecesi, af, arınma ve kurtuluş gecesidir.
Hiç şüphesiz ki Beratın en derin anlamı; af ve bağışlanmadır. Sevgili Peygamberimiz (sav) bu gecede Allah’a çokça ibadet edilmesini, gündüzünde ise (yâni yarın) oruç tutulmasını tavsiye etmiş ve bu gece güneş batınca Allah Teâlâ’nın dünyaya rahmetiyle tecellî ederek fecre kadar: “Bağışlanmak dileyen yok mu, onu bağışlayayım! Rızık isteyen yok mu, ona rızık vereyim! Belâya dûçar olan yok mu, ona afiyet vereyim!..” buyurduğunu bizlere müjdelemiştir.
Bu nedenle kandilde bol bol namaz kılınmalı, dualar edilmeli, imkân ölçüsünce diğer hayırlı ameller de işlenmeli.
Her kandil gecesinde olduğu gibi asıl mühim olan gün, yarındır. Hayır ve hasenetta güzel davranışlar yarına da sarkıtılmalı, boş geçirilmemeli. Ramazandan önceki bu son kandilde günahlardan arınıp, ramazana tertemiz girme niyet ve gayretinde olalım inşaallah.
Senede bir kere gelen bereketli bir misafire, gerekli hazırlıkları yapmayı Rabbim muvaffak eylesin. O bizden, biz ondan memnun olarak ayrılmayı nasip etsin.
Ya Rabbi...! Başka kapıları çalanlara bile kapı açansın. Zira bütün kapılar Sana açılır.
En mücrim hâlimle yine kapındayım. "İsteyeni de boş çevirme" diye tavsiye eden cömert Rabbim! Rahmeti sınırsız, merhameti sonsuz olan Allah'ım...
Bana kimse Senin kadar acımaz,
Bana kimse Senin kadar vermez,
Beni kimse Senin kadar bilmez,
Beni kimse Senin kadar sevmez
Sen benim tek ilâhımsın, ben senin biricik kulunum.
Her şeyimi tek tek yaratansın,
Beni her dakika yaşatansın,
Her dediğimi harf harf yazansın,
Senin için döktüğüm her damla yaşa, pırlanta muamelesi yapansınsın,
Ben doğmadan rızkımı hazırlayansın...
Kendimi en özel hissettirensin,
Her isyanıma, günahıma rağmen "Allahım, lebbeyk!!!" deyince" Yetiştim, geldim kulum...!" diyensin...
İşte yine geldim Allahım...! Yine kapındayım. Ellerim istemede, gönlüm darmadağın, amellerim pejmürde...
Allahım, gönlüme nasip edeceğin şeylerin sevgisini koy... Razı olmadığın şeylerin sevgisiyle yüreğimi yorma!
Sevdiğini sevdir.
Güzel gördüğünü güzel göster.
Razı olmadığın şeye karşı içime soğukluk ve nefret ver.
Affetmeyeceğin günahı benden uzak tut!
Ben acizim, Sen Kâdir,
Ben her şeye muhtacım, Sen Samed,
Ben fakirim, Sen Ğaniyy,
Ben günahkârım, Sen Ğaffar,
Ben mahlûkum, Sen Hâlık...
Sen şanı yüce, her türlü noksanlıktan münezzeh Vâhid'sin.
Mülkün sahibi, Hayy ve Kayyum'sun.
Bu basit kulun, haline ve haddine bakmadan ellerini açıp niyaz ediyor:
Allahım! Senden dönüşü olmayan bir iman, sonsuz lütfûnfan hesapsız rızık ve cennetin en güzel köşesinde peygamberine komşu olmak istiyorum.
Allahım! Ey bağışlaması bol Rabbim! Dünyadaki bütün müslümanlara mağfiret et. Gafletten uyanış, gayret, imanda sebat, amellerde ihlas ve istikrar nasip et. İçte ve dışta dinimize, vatanımıza, milletimize düşmanlık edenlere fırsat verme. Bizim aramıza İslâm kardeşliği ver. Birlik-beraberlik nasip eyle.
Bizim için güzel kader yaz. Üzerimizdeki musibetleri kaldır. Bereket ihsan eyle. İşimizi, aşımızı helâl ve kolay, eşimizi, dostumuzu uyumlu ve yumuşak eyle.
Hayra sebep olacak her türlü duamızı kabul, hayalimizi gerçek eyle..!
Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizim canımızı iyilerle birlikte al.
Rabbimiz! Peygamberin vasıtasıyla vaadettiklerini bize ver. Kıyamet günü bizi mahzun, mahcup etme. Şüphesiz Sen sözünden dönmezsin.